Günümüzde teknoloji, kullanılan araç gereçlerin karmaşıklığı ve sahip olunan maddi varlıkların yüksek değerlerde olmasının, kişilerin ekonomik yaşantısını riske atan tehlikeleri önceden görmesi ve olumsuz sonuçlara karşı tek başına önlem almasını zorlaştırdığı her türlü şüpheden uzaktır. Sigorta, kişilerin çeşitli olaylar sonucunda karşılaşabilecekleri zararlara karşı korunması düşüncesine dayanır. Sigorta sistemi içerisinde tanımlanan ve koruma altına alınan zarar verici olaylara riziko, sigortacının yaptığı organizasyon çerçevesinde aynı rizikodan dolayı zarar görme ihtimali bulunan kişileri bir araya getirip riziko topluluğu içerisine alması esnasında talep ettiği katkı payına ise prim adı verilir.
Hukuk düzeninin genel olarak koymuş olduğu davranış kurallarına aykırı davranan veya başka deyişle genel hukuk kurallarının yükümlediği edimleri yerine getirmeyerek zararlı bir sonuca sebebiyet veren kişi ile zarara uğrayan arasında bir borç ilişkisi meydana gelir. Hukuk düzeni bunun sonucunu zararın giderimi (tazminat) ile müeyyidelendirmiştir. Sigorta şirketlerinin/sigortacının sorumluluğu ise, sigortalısı ile akdettiği Sigorta Sözleşmesine dayanır.
Sigorta sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukukuna ilişkin altıncı kitabının ilk hükmü olan 1401’inci maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır: “Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” Sigortaya ilişkin düzenlemeler Türk Ticaret Kanununda yer almakta olup, Türk Ticaret Kanununda hüküm bulunmayan hallerde ise Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
Sigortacı, aynı tehlikeye maruz kalan kişilerden belirli bir miktar para (prim) toplayarak bir fon oluşturmakta ve meydana gelen zararlara ilişkin sigorta tazminatını buradan karşılayarak artan tutardan gelir elde etmektedir. Sigorta şirketleri hayat ve hayat dışı branşlara ilişkin olarak bir poliçe kapsamında elde ettikleri prim geliri sonucunda zarar (hasar) riski üstlenmektedirler. Üstlendikleri riskin gerçekleşmesi durumunda ise poliçe şartlarına bağlı olarak tazminat ödemesi yapmaktadırlar. Söz konusu ödeme, sigorta şirketleri için gider niteliğindedir. Tam da bu noktada sigorta şirketinin hukuki açıdan halefiyet hakkı devreye girer ve şirket, sigorta ettiren adına ödediği sigorta tazminatını sigortalısının yerine geçmek suretiyle zararın sorumlusundan dava yoluyla talep etme hakkı kazanır.
Taraflar arasında yapılan sigorta sözleşmesine dayalı olarak sigortacının sigorta tazminatını ödedikten sonra açacağı dava halefiyete dayalı rücu davasıdır. Halefiyete dayanan rücu davasında halef, asıl alacaklının rücu borçlusuna karşı kullanabileceği hakları onun halefi olarak aynen kullanma hakkına sahiptir. Sigortacı tarafından açılan rücu davası asıl itibariyle bir tazminat davası olup, eda davası niteliğindedir. Sigorta şirketi, Türk Ticaret Kanununun 1472.maddesinden kaynaklanan halefiyet kakkına dayanarak zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olur.
Rücu nedir?
Rücu, sigorta konusu olan şeyin, sigortalının herhangi bir kusuru veya ihmali olmaksızın, tamamen üçüncü bir şahsın eylemi nedeniyle hasara uğraması durumunda sigortacının hasarı sigortalıya ödedikten sonra sigortalının yerine geçmesi ve sigortalının bu hasara ilişkin olarak üçüncü şahıslara karşı tüm yasal alacaklarının yeni sahibi olmasıdır. Sigorta şirketinin rücu hakkı, Yargıtay içtihatlarında da sürekli olarak vurgulanmaktadır.
Sigortacının, sigortalının haklarına halef olarak zarar sorumlusuna rücu etmesi hakkı, borçlar hukukumuz sahasında hakim olan bir başka prensibin istisnasını teşkil etmektedir. Borçlar hukukumuzda bir fiilden ancak doğrudan doğruya zarar gören kimse tazminat talep etme hakkına sahiptir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet prensibinden kaynaklanan rücu hakkında ise zarar gören sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki münasebete, tamamen yabancı durumda olan sigortacı, dolaylı şekilde zarara uğramasına rağmen faile karşı tazminat talebinde bulunabilmektedir. Zarar sorumlusu bir gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilmektedir. Sigortacı, bir kamu tüzel kişisine de rücu edebilir.
Rücu davası açabilmek için gereken bazı koşullar mevcuttur. Bu koşullar; sigortacı ile sigortalayan arasında bir sigorta sözleşmesinin varlığı, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunmasıdır. Söz konusu dava yasal kaynağını halefiyetten almış bulunduğundan bu koşullar esasen halefiyetin gerçekleşmesi için aranılan koşullardır.
Sigorta şirketi, 3.şahıslara rücu etmenin yanı sıra bazı koşulların gerçekleşmesiyle sigorta ettirenine de rücu edebilir. Ancak sigorta şirketinin kendi sigortalısına rücu hakkı doktrindeki hakim görüşe göre halefiyet ilkesinden kaynaklanmamaktadır. Burada zarara bizzat sigortalı sebep olduğu için halefiyet uygulama alanı bulamamaktadır. Halefiyet hakkına sahip olan her kimse rücu hakkına sahiptir ancak her rücu hakkı olan kimse halefiyet hakkına sahip değildir. Belirli durumların sonucunda gerçekleşen kazalarda sigorta şirketi, ödemesi gereken tazminatı mağdur olan kişilere öderken, ödenen bu tazminatın tamamını veya belirli bir oranını sigortalıdan da talep edebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, sigortacı, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan araç sürücüsüne, ödediği tazminatı rücu edemez. Karayolları Trafik Kanunu m. 95/2 ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları m. B.4 ile sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkı düzenlenmektedir.
KZMSS kapsamında zarar gören kişiye ödeme yapan sigortacı, bazı durumlarda, ödediği tazminatı kendi sigortalısına rücu edebilir. Sigortacının sahip olduğu bu hak, KTK m. 95/2’de genel olarak düzenlenmiş olup, ilgili madde gereğince “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.”. Bu maddenin ilk fıkrasında düzenlenen ve sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılmasına ya da kaldırılmasına ilişkin durumlar, sigorta şirketi tarafından üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı ödemeden sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin yasa hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ya da indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Başka bir ifadeyle, sigorta ettirenin prim borcunun olması, limitlerin artmasından sonra ek poliçe yaptırmaması gibi durumlar, zarar gören kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı, yeni limitler üzerinden ya da sözleşme süresi bittikten sonra ödeme yapmış ise yükümlülüklerini yerine getirmeyen kendi sigortalısına karşı rücu hakkını kullanabilecektir.
Yukarıda sayılan haller dışında KZMSS Genel Şartları m. B.4’te de diğer rücu halleri sayılmıştır. Söz konusu madde gereğince;
- Sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelen bir olayda
- İlgili mevzuat hükümlerine göre ehliyet sahibi olmayan ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kişiler tarafından neden olunan bir olayda
- Sürücünün uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki alması durumunda meydana gelen kazalarda
- Yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçların yolcu taşıması veya kapasitesinden fazla yolcu veya yük taşıması yüzünden meydana gelen kazalarda
- Patlayıcı ve parlayıcı madde ruhsatı olmaksızın bu maddelerin taşınması nedeniyle meydana gelen kazalarda
- KTK m.105/4 gereğince yetkili makamdan izin alınmaksızın düzenlenen bir otomobil yarışında vukubulan zarar durumunda
- KTK m.49 gereğince kazanın taşıt kullanma sürelerine uyulmamasından kaynaklanması durumunda
- Bir sürücü 24 saatlik zaman dilimi içerisinde en fazla 9 saat araç kullanabilir. Bu süre haftada 2 defaya mahsus olmak üzere 10 saate çıkabilir. Ayrıca sürücüler 4,5 saat araç kullanımından sonra mutlaka mola vermelidir. Haftalık toplam sürüş süresi 56 saatten fazla olamaz. 2 haftalık süre ise en fazla 90 saat olabilir.
- Sigortalının rizikonun gerçekleşmesinden sonra, KZMSS Genel Şartları m.B.1.1 ile “Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri” başlığı altında sayılan yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde
- KZMSS Genel Şartları m. B.1.1’de sayılan yükümlülüklerin bir ya da birkaçının ihlalinin gerçekleşmesi de rücu için yeterli değildir. Bu yükümlülüklerin ihlalinin sigortacının zarar görenlere ödediği tutarı artırmış olması gerekmektedir. Ayrıca sigorta ettiren, bu yükümlülükleri kusuru ile ihlal etmiş olmalıdır.
- Sigortalı aracın çalınmasında ya da gasp edilmesinde sigortalının kusurlu olması durumunda
- Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde sigortalıya karşı rücu hakkı kullanılabilecektir.
KAYNAKÇA
- KESKİN, Fikri Tunç (2017) Uygulamada Sigorta Hukuku Cilt I, 1. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi.
- DURSUN, Günay Deniz. SİGORTA ŞİRKETLERİNDE RÜCUEN TAZMİNAT İŞLEMLERİ VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ. Öneri Dergisi, 2018, 13.50: 173-186.
- KILIÇOĞLU, Ahmet M. (1974) “Özel ve Sosyal Sigortalarda Halefiyet ve Rücu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: XXXI, Sayı: 1-2, s.395-446.
- ARSLAN, Aziz Serkan (2010) “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından Doğan Rücu Davaları”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı:88, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2010-88-596, s.e.t. 25.08.2021, s
- YALÇINKAYA DUMAN, A. (2019). Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Kapsamında Sigortacının, Sigorta Ettirene Rücu Hakkı (Doctoral dissertation, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü).. 195-224..