İş Hukuku ve Borçlar Hukuku ile ilgili iki ayrı konu hakkında paylaşımda bulunacağız.
1. İşveren, çalışanın iki kere aldığı ödemenin birini geri alabilecektir.
Geçici iş göremezlik döneminde işçi SGK’dan iş göremezlik ödeneği alıyorsa işveren bu oranda işçiye ödeyeceği ücretten tenzilat yapabilir.
4857 Sayılı İş Kanunu 48. Madde hükmü “Geçici iş göremezlik” başlığı altında;
“İşçilere geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi gerektiği zamanlarda geçici iş göremezlik süresine rastlayan ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatilleri, ödeme yapılan kurum veya sandıklar tarafından geçici iş göremezlik ölçüsü üzerinden ödenir.
Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
“Geçici iş göremezlik ödeneği “ çoğunlukla halk arasında “rapor parası, istirahat raporu ücreti” olarak bilinmektedir. Sigortalının iş kazası geçirmesi, meslek hastalığına tutulması veyahut hastalık ve analık hallerinde istirahat süresince geçici olarak çalışamadığında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işçiye yapılan ödeme geçici iş göremezlik ödeneğidir.
Kaynağı ise; işverenin ödeme yükümlüsü olduğu, tüm iş kollarında %2 oranında uygulanan, kısa vadeli sigorta kollarına ait prim gelirlerinden sağlanmaktadır.
Uygulamada işverenler, işçinin raporlu olduğu dönemde mağdur edilmemesi adına ücretlerini kendisine ödemektedir. Çünkü geçici iş göremezlik ödemelerin yapılması için işlemler Kurum tarafından rapor süresinin bitiminden itibaren başlatılmaktadır.
İşverenden ücretini alan işçiler rapor süresinin bitimi ile SGK.dan da geçici iş göremezlik ödeneği almaktadır. Bu durumda çalışılmayan bu dönem için işçi, her iki ödeme kaynağı işverenin olduğu iki ayrı kazanç elde etmektedir.
Yukarıda paylaştığım madde hükmünün düzenlemesi ile işveren zararına olan bu uygulamanın önüne geçilmiştir. İşveren; raporlu olduğu dönemde de ödeme yaptığı işçisinden, geçici iş göremezlik tutarı kadarını işçinin ücretinden mahsup etmek yada geri istemek suretiyle alabilecektir.
Bu hususta Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin işveren lehine kurduğu hükmü ekte sizinle paylaşıyorum.
2. Trafik kaydı üzerinize olan aracınızı başkasına kiraladıysanız aracın verdiği zarardan sorumlu olmayabilirsiniz.
Maddi hasarlı bir trafik kazası düşünelim. Kazaya karışan ve kusurlu olan araç sürücüsü aracın trafik kaydında ki maliki olmasın. Bu durumda meydana gelen maddi hasardan kim sorumlu olacaktır. Araç maliki mi aracın sürücüsü mü?
Asıl olan araç sürücüsü ile araç işleteninin birlikte sorumluluğudur. Aracın trafik kaydında ki malikinin ise araç işleteni olduğu yönünde bir kabul söz konusudur. Bu durumda araç maliki ile sürücü birlikte sorumlu tutulmaktadırlar.
Ancak; Karayolları Trafik Kanununun “TANIMLAR” başlıklı 3. madde hükmünde “ İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiilî tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır…” olarak tanımlanmıştır.
Hüküm gereği, aracın trafik kaydında ki maliki aracın işleteni olmadığını ispat ederse maddi zarardan sorumlu olmayacaktır.
Örneğin bir aracı kiralayarak aracı teslim alan, ondan maddi kazanç sağlayan ( servis taşımacılığı yapan..vb.) kişi aracın işleteni olduğundan aracın trafik kaydında ki maliki araç başkası tarafından işletildiği için maddi zarardan sorumlu değildir.
Yukarıda değindiğimiz konular birçoğumuzun başına gelebilecek nitelikte olaylardır. Bu tür olaylarla karşılaştığınızda izleyeceğiniz yolda daha emin davranabilmeniz adına paylaşımlarımızın faydasını göreceğinizi umuyoruz.
Saygılarımla,
Av. Okan DURSUN
Ek : Yargıtay Kararı