1- HAVALE DEKONTU NEYİ İSPATLAR?
Hem her şeyi hem de hiçbir şeyi!
Herhalde, içimizde havale yapmayan yoktur. Hepimiz ticari veya sosyal hayatımızda sıklıkla Banka veya Posta yolu ile para havalesi yapmaktayız. Peki, havale dekontları, karşı tarafımız olan gönderdiğimiz kişi ile hukuki sorun yaşadığımızda işimize yarayacak mı? Havaleyi gönderme AMACIMIZI nasıl ispat edebileceğiz? Elimizde sadece, gönderdiğimiz para miktarının, karşı tarafın ve bizim adımızın yazılı olduğu dekont var. Bu dekont, bizim para gönderme niyet ve amacımızı ispata yeterli mi? Karşı taraf “evet ben bu parayı aldım ama, alış amacım göndericinin gönderme amacı ile aynı değildi “derse ve aynı parayı size bir kere daha ödetmek isterse ne yapacaksınız?
Adliye bu şekilde küçüklü büyüklü açılmış biten veya devam eden binlerce davayla dolu.
Yapması çok basit ama, uyguladığınızda sizi havale konusunda karşılaşabileceğiniz bir çok adli sorundan kurtaracak hukuki önerilerimi aşağıda paylaşıyorum;
Havale kavramı, İsviçre Borçlar Konunun 466. maddesinden aynen tercüme edilerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa 555. maddesine alınmıştır. Bu nedenle, Türk hukuk uygulamaları İsviçre ile örneksenmektedir.
Hukukta havale, kural olarak bir borcun ödenmesi olarak kabul edilir. Havale yapan kişi aslında karşı tarafa olan borcunu ödemektedir ve ödediği borca karşılık dekont almaktadır. Dekontta, maalesef Türk Borçlar Kanunu 103. maddesinde sayılan makbuzdur değildir, çünkü dekont alacaklıdan değil Bankadan alınan bir belgedir. Ancak, bu durum dekontun delil olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi aksine daha da önemini arttırmaktadır.
Peki, kendi borcunu ödemek için değil de ihtiyaçlı olan arkadaşına borç vermek için gönderilen havale varsa veya birinden mal almak için (alış –veriş) için gönderilen avans varsa veya Almanya’da çalışan işçinin kardeşine Türkiye’de kendisine ev- arsa alması için gönderdiği havale varsa gönderme amaçlarını nasıl ispat edecekler?
Sorun tamda burada yaşanmaya başlıyor. Çünkü hukukta, iddiayı ispat yükünün kime ait olduğu; ana kuralın ne olduğuna ve iddianın niteliğine göre değişmekte.
Dekontun içeriğinin önemi burada ortaya çıkıyor;
Dekontta, havalenin ne için yapıldığı yazıyor ise örneğin, “ödünç gönderilen para”, kira bedeli karşılığı”, “senet bedeli karşılığı” gibi ifadeleri, gönderilen paranın açıklanan konuya ilişkin olduğunu ispatlayacaktır.
Dekontta, şayet açıklama(şerh) bulunmuyorsa, gönderilen paranın belli bir borcun ödendiğine dair delil olur. Eğer bu durumda havaleyi alan kişi, “göndericinin bana olan borcunu tahsil ettim” derse, ispat yükü göndericiye geçmekte ve göndericinin işi epeyce zordur. Çünkü, Hukuk Usulü Kanunu madde 200 gereği, 2.500TL nın üzerinde olan itilaflarda iddialar yazılı ve kesin delil ile ispatlanabilecektir. Bütün mahalle, sizin havale gönderdiğiniz kişiye borcunuz olmadığını bilse ve sizin için tanıklık etmek istese bile maalesef Mahkeme, kanun gereği tanıklarınızı dinlemeyecektir. Adliyeler her gün “herkes bana şahit” diyen ama, hakkını alamayan binlerce mağdur ile dolup taşmakta.
Gönderi Dekontuna yazacağınız ufak bir ibare emin olun hukuken, madden ve ruhen size iyi gelecektir.
2- İŞ YERİ DİSİPLİN KURULU NEDİR?
İş yeri Disiplin Kurulları, genel olarak toplu iş sözleşmesi uygulanan işyerlerinde uygulanır zannedilmektedir. Oysa, 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı İş Mahkeme’leri Kanunu gereği bu şart değildir. Toplu iş sözleşmesi uygulamayan iş yerleri de Disiplin Kurulu oluşturabilir. İş veren, tek taraflı olarak hiçbir makamın onayına ihtiyaç duymadan işyerinde “yönetmelik “ şeklinde düzenleyerek iş sözleşmesinin eki haline getirebilir.
Disiplin kurulunda; bir işçi temsilcisi, bir personel müdürü ve iş veren veya vekili bulunur. Kurul, işçi hakkında uyarı, kınama ve işten çıkarma kararı verebilir. Kurulun işçi hakkında kararı İş Mahkemesi denetimine açıktır.
Verilecek cezaların konusu genel olarak;
Uyarı cezası; istirahatli iken iş yerine gelip çalışmak, iş yerinde verilen elbiselerin giyilmemesi, SGK dan alınan istirahat raporunun 12 saat içinde sunulmaması,
Kınama cezası; Uyarı cezasının konusunun ikinci kez ihlali, çalışmam saatlerine uymamak, iş konusunda yanlış bilgi vermek,
Tazminatsız işten çıkarma cezası; Şirketle ilgili bilgilerin başkalarına sızdırılması, izinsiz ve mazeretsiz bir ay içinde ard arda 2 kez işe gelmemek veya bir ay içinde üç gün devamsızlık, yöneticilerin verdiği işi yapmamak, işverene- başka işçilere veya yakınlarına hakaret ve küfürde bulunmak, hırsızlık yapması, yanıltıcı bilgi vermesi dürüstlük ve sadakate aykırı davranması halinde verilir.
Her olayın özelliğine göre verilecek cezalarda değişiklikler olabilmektedir.
Sağlıklı ve kazançlı hafta dilerim
Saygılarımla
Av. Okan DURSUN
Ek : Yargıtay Kararı