6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 3’de hem tüketicinin hem de tüketici işleminin tanımına yer verilmiştir. Bu maddeye göre tüketici: "Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" ; tüketici işlemi ise: "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" şeklinde ifade edilmiştir. Kanuni tanımlardan yola çıkarak belirtmek gerekir ki; ayıplı mal karşısında tüketici hukukundan kaynaklanan seçimlik hakların kullanılabilmesi için, sözleşmenin taraflarından birinin ticari veya mesleki amaçla sözleşmenin tarafı olmaması gerekir. Diğer bir ifadeyle, sözleşmenin taraflarından birinin tüketici sıfatını taşıması gerekmektedir.
Ayıplı Mal
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 8’de yer alan tanıma göre: ‘’Ayıplı mal; tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.’’
Kanuni tanıma göre ayıplı mal; taraflarca kararlaştırılmış özellikleri içermemesi gibi sübjektif kriter açısından; veya malın olağan olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması gibi objektif kriter açısından değerlendirilmektedir.
Ayıp Türleri
Satılan malda ortaya çıkan ayıp; açık - gizli ayıp şeklinde; veya maddi – hukuki – ekonomik ayıp şeklinde ayrımlara tabi tutulabilir.
Maddi ayıp; bir malın kendisinden beklenen olağan vasıflara sahip olmaması, o malda bulunan fiziki kusurlar olarak tanımlanmıştır. Örneğin; ev eşyasının kırık halde gönderilmesi veya kazağın yırtık olması maddi ayıbın mevcut olduğunu gösterir.
Hukuki ayıp; bir malda maddi bir ayıp olmamasına karşın maldan yararlanmayı engelleyen veya kısıtlayan bir hukuki sınırlamanın olmasıdır. Satılan malın hacizli olması veya başkasına ait fikri ve sınai hakkı ihlal etmesi örnek olarak gösterilebilir.
Ekonomik ayıp; maldan elde edilmesi gereken ekonomik tasarrufların eksik elde edilmesi veya hiç elde edilmemesi halinde ortaya çıkan ayıptır. Örneğin; bir otomobilin vaat edilenden çok daha fazla yakıt harcaması, tüketicide ekonomik zarara yol açacağı için bu durumda, ekonomik ayıp söz konusu olacaktır.
Tüketicinin ihbar külfeti, zamanaşımı süresi ve tüketicinin seçimlik haklarını kullanması bakımından açık ayıp ve gizli ayıp ayrımı, özellikle önem arz etmektedir.
Açık ayıp; satılan malda tüketicinin ilk incelemesi sonucu fark edebileceği, gözle görülebilen ayıptır. Yırtılmış bir kazak, kayışı kopmuş bir saat örnek gösterilebilir.
Gizli ayıp ise; tüketicinin ilk incelemede hemen fark edemeyeceği; ancak zamanla kullanma sonucu anlaşılabilecek ayıptır. Örneğin; bir otomobilin satın alınmasının üzerinden bir yıl geçmesinin ardından üretim hatası sonucu motorunun arızalanması durumunda, gizli ayıp mevcuttur.
Ayıplı Malda Tüketicinin Külfeti
Tüketicinin gözden geçirme ve ihbar külfeti; tüketicinin malı teslim aldığı anda ilk incelemeyi yapması ve eğer üretimden kaynaklı bir ayıp mevcutsa, satıcıya bildirmesi şeklinde olabileceği gibi eğer ilk incelemeyle anlaşılamayan, kullanım sonucu anlaşılabilecek bir gizli ayıp mevcutsa, ayıbı hemen satıcıya bildirmesi şeklinde de olabilir. Tüketicinin ihbar külfeti 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 223’de hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre: ‘’Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.’’
İhbar külfeti açısından açık ayıp ve gizli ayıp ayrımı önem arz etmektedir. Eğer satılan malda açık ayıp mevcut ise gözden geçirme ve ayıbı ihbar etme külfeti tüketiciye yüklenmiştir. Eğer satılan malda gizli ayıp mevcut ise bu durumda tüketicinin ‘’hemen’’ ihbarda bulunması gerektiği hükümde belirtilmiştir. Burada ‘’hemen’’ ihbar edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de gizli ayıpta ihbar külfeti süresi bakımından dürüstlük kuralına göre hareket edilmesi gerektiği, doktrinde ileri sürülen görüşler arasındadır.
Tüketicinin Seçimlik Hakları
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 11’de satın alınan malda ayıp mevcut olması halinde tüketicinin kullanabileceği seçimlik hakları sayılmıştır. Bu hükme göre:
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme
- Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme
haklarına sahip olan tüketici, bu haklardan birini seçerek satıcıdan bu seçimlik hak doğrultusunda hareket etmesini talep edebilir. Aynı maddenin devamına göre satıcı, tüketicinin bu talebini yerine getirmekle yükümlüdür.
Eğer tüketici, ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birini kullanacaksa bu taleplerini, üreticiye ve ithalatçıya karşı da ileri sürebilir. Bu durumda üretici, ithalatçı ve satıcı müteselsilen sorumlu olur.
Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkının kullanılması, eğer satıcı için orantısız güçlük yaratacaksa bu takdirde, tüketicinin sözleşmeden dönme ve ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabileceği aynı maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Orantısızlık olup olmadığının belirlenmesi için malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi, diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun yaratıp yaratmayacağı gibi kriterler göz önünde bulundurulur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 11/4’de ise:
‘’ Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca çıkarılan yönetmelik eki listede yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebi, yönetmelikte belirlenen azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.’’
Bu fıkrada Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’ne atıf yapılmaktadır. Buna göre; tüketici ücretsiz onarım hakkını seçtiğinde Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’ndeki azami tamir sürelerine uyulması zorunludur. Eğer; malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, tüketici tarafından tercih edildiyse bu takdirde, azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü süre olarak öngörülmüştür.
Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masrafların, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanacağı, altıncı fıkrada belirtilmiştir.
Ayıplı Malda Tüketicinin Tazminat Hakkı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 11/6’da belirtildiği üzere: ‘’Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.’’ Bunun yanında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 227’de belirtildiği üzere: ‘’Alıcının genel hükümler göre tazminat isteme hakkı saklıdır.’’ Diğer bir ifadeyle; tüketici; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan kaynaklanan seçimlik haklarını kullanmasının yanı sıra 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat hakkını da beraberinde kullanabilecektir.
Zamanaşımı
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 12’ye göre ayıplı maldan sorumluluk için malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Zamanaşımı süresi; konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda, taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır olarak düzenlenmiştir. Eğer, ağır kusur veya hile ile ayıp gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmayacaktır.