Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan, diğeri de Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan iki konu hakkında sizlerle paylaşımda bulunacağız.
1. Konu; Bankadan dosya masrafını iadesini kimler alabilir;
Tüketici kredileri sırasında kesilen dosya masraflarının iadesi hususu hala gündemde olmakla birlikte, televizyonların hatalı yönlendirmeleri nedeniyle pek çok kişinin mağduriyeti doğmaktadır. Evet, dosya masraflarının iadesi mümkündür, ancak her dosya masrafının iadesi Hakem Heyeti aracılığı ile sağlanamamaktadır.
Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri Yönetmeliği'nin 5. Maddesi gereğince Hakem Heyetleri "tüketiciler ile satıcı ve sağlayıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla" kurulurlar. Diğer bir deyişle Hakem Heyeti'nin görev alanına yalnızca Tüketici İşlemleri girmektedir. Peki Tüketici kavramı kimleri kapsamaktadır?
Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri Yönetmeliği’nin 4/f.maddesi ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k maddesi “tüketici”yi tanımlamıştır. Buna göre;
“Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” dir.
Örneğin sadece bireysel kredi, bireysel taşıt kredisi, konut kredisi ve bireysel ihtiyaç kredisi kullananlar tüketici sıfatına sahip olabilecekken, herhangi bir işletmesi bulunan ve Banka ile Genel Kredi Sözleşmesi gibi bireysel müşterilerin imzalayamayacağı sözleşmeleri imzalamış bulunan kişiler bu Kanun kapsamında tüketici sayılamayacakları için dosya masrafı iadesi alamayacaklardır. Bu husus Hakem Heyetlerince karar verilirken göz ardı edilmekte ve kullanılan kredinin niteliği incelenmeksizin neredeyse her başvuru kabul edilmektedir. Bu durumda da Bankalarca Hakem Heyeti kararlarının iptali amacıyla Tüketici Mahkemelerinde dava açılmakta ve Bankalar lehine karar alınmaktadır. Mahkeme sonunda Hakem Heyeti kararı iptal edildiği gibi, kişiler yargılama gideri ve karşı taraf avukatlık ücreti ödemek durumunda kalmakta ve bu durumu da şaşkınlıkla karşılamaktadırlar. Tabiri caizse Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmaktadırlar.
Kullanılan kredinin doğru nitelendirilmesinin yapılabilmesi ve hangi kalemlerin Hakem Heyetlerinden istenebileceğinin saptanması açısından Hakem Heyetine başvurmadan önce bir avukata danışılması, sonradan yaşanabilecek bu tip olumsuzlukların önüne geçilmesini sağlayacaktır.
2. Konu; Kira alacağının tahsilusulü,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 104. Maddesinde “Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır. Alacaklı anaparanın tamamı için makbuz vermişse, faizlerini de almış olduğu kabul edilir. Borç senedi borçluya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır.” denilmektedir.
Buna göre geçmiş dönem kira borcu bulunan kiracınızdan “bu ay” için kira bedeli aldığınızda ama karşılığında verdiğiniz makbuza da alacağınız kaldığına dair bir ibare yazmadığınızda, önceki dönem kira borçlarının da kiracı tarafından ödendiği kabul edilmektedir. Mal sahiplerinin mağduriyet yaşamasının önlenebilmesi için, hangi ayın kirasının alındığı açıkça makbuza yazılmalı ve ödenmeyen aylar da açıkça makbuzda belirtilmelidir.
Buna ek olarak, Yargıtay içtihatlarında da yer aldığı üzere, kira sözleşmesinin yenilendiği ancak kira borcu bulunduğu durumlarda da yeni sözleşmeye, önceki yıllardan kalan bir kira borcunun bulunduğuna dair ibare yazılmaz ise, kiracının geçmiş dönem borcu bulunmadığı kabul edilir.
Av. Okan DURSUN
Ek 1 : Yargıtay Hukuku
Ek 2 : Yargıtay Hukuku