İş Hukuku ve Medeni Hukuk ile ilgili iki ayrı konu hakkında paylaşımda bulunacağız.
1. İşçinin yada 3. Kişinin kusuru işvereni tazminat sorumluluğundan kurtarır.
Meydana gelen iş kazalarında mağdur olan işçilere karşı işverenlerin maddi-manevi tazminat yükümlülüğü bulunduğu gibi iş kazası nedeniyle işverenler Ceza Mahkemelerinde de yargılanmaktadırlar. İşverenin oluşan tüm iş kazalarından sorumlu tutulmalarının istisnaları ise mevcuttur.
Örneğin; kendi görev alanına girmeyen ve hiçbir şekilde kendisinden yapması beklenmeyen bir işi yapmaya kalkışan işçi iş kazası geçirmesi halinde işverenden tazminat isteyemeyecektir. Ayrıca işverenin cezai sorumluluğu da olmayacaktır.
İşveren tarafından alınacak olan hiçbir tedbirin kazanın meydana gelmesinin önüne geçmesinin mümkün olmadığı ve kazanın oluşumuna da kendi kusuru ile işçinin sebep olduğu yada 3. bir kişinin kazanın oluşmasında kusurlu olduğu durumlarda işverenlerin işçilere maddi manevi tazminat borcu olmamaktadır.
Bu durum Yargıtay kararları ile de kabul görmüştür.
Emsal bir davada Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/19318 esas, 2014/2598 karar sayılı 18.02.2014 tarihli kararında “..Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda; işvereni zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluk halinden kurtaracak olan durum, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki ihmalleri ile oluşan zarar arasındaki uygun nedensellik bağının kesildiğini ispat etmekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu'nun 20.03.2013 tarih 2012/21-1121 E. 2013/386 sayılı kararında da belirtildiği üzere uygun nedensellik bağı üç durumda kesilebilir. BUNLAR MÜCBIR SEBEP, ZARAR GÖRENIN KUSURU VE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN KUSURUDUR. Bu hallerden birinin varlığı halinde işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. Somut olaya gelince, karşı araç sürücü davalı M.'ın %100 kusuru ile meydana gelen trafik iş kazasında davalı işveren İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği'nin alabileceği herhangi bir önlem bulunmayıp, üçüncü kişi konumunda olan davalı sürücü M.'ın eylemi ile davalı işverenin sorumluluğu bakımından illiyet bağının artık kesildiğinin anlaşılmasına göre, mahkemece bu davalı yönünden davanın reddi cihetine gitmek yerine hüküm altına alınan tazminatlardan sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” demiştir.
Aynı şekilde emsal bir olayda Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/12-654 esas, 2015/75 karar sayılı, 31.3.2015 tarihli kararında; “Uyuşmazlık; bir kişinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında fabrika sahibi ve işletme müdürü olan sanıkların herhangi bir kusurlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Olayda; ağır ve riskli işler kapsamında olan, ancak daha önce iş kazasının yaşandığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ya da belge bulunmayan fabrikada, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alındığı, çalışanların mesleki riskler ve korunma yolları konularında yeterince bilgilendirildiği, gerekli yerlere uyarı levhaları asıldığı, bu bağlamda "çatıya çıkmak yasaktır" ikazının da bulunduğu, işçilere lüzumlu ekipmaların verildiği, olay tarihinde çatıda çalışan işçinin baret, bot ve emniyet kemeri kullandığı, bu bilgilendirme ve uyarılara rağmen, ÜRETIMDEN SORUMLU OLUP, MERMERLERIN KALITESINI KONTROL ETMEKLE GÖREVLI OLAN, ÇATI VEYA ÇATIDA YAPILAN İŞLE ILGILI SORUMLULUĞU BULUNMAYAN ÖLENIN, işletme müdürü ya da fabrika sahibinden talimat veya izin almadan ve gerekli malzemeleri de kullanmadan sorumluluk alanı dışında bulunan ve daha önce hiç çıkmadığı çatıya çıkarak çatıda çalışan işçiyi polyester malzemeden yapılmış aydınlatma kısımlarına basmaması konusunda ikaz etmesine rağmen, kendi dikkatsiz ve tedbirsiz davranışları sonucu aynı yere basarak düştüğü hususları göz önüne alındığında, neticenin ölenin kendi hareketi sonucu meydana geldiği, çatıya branda sermesi ya da yapılan işi kontrol etmek üzere çatıya çıkması hususunda ölene herhangi bir talimat vermeyen ve çalışanları sürekli gözetlemelerine imkân bulunmayan fabrika sahibi ve işletme müdürünün iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda yeterli önlem alınıp alınmadığını denetlemedikleri, uyarı levhalarını gerekli yerlere astırmadıkları veya fabrikada merdiven ya da seyyar bir platform bulundurmadıkları kabul edilse bile, bu hareketleriyle meydana gelen zararlı netice arasında nedensellik bağı bulunmadığı, çatıyla ilgili doğrudan bir faaliyet göstermeyen fabrikada çatı merdiveni ya da platform bulundurulmamasının da sonuca doğrudan etkili olmadığı, meydana gelen zararlı neticeye ölenin kendi hareketiyle sebebiyet verdiği, sanıklara izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, sanıklara kusur yükleyen bilirkişi raporlarının da mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmadığı anlaşıldığından, sanıkların atılı suçtan beraatlarına karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesin de açıkça sorumluluk alanı dışında, emir ve talimat olmaksızın yapılan işten kaynaklan kazanın tamamen işçinin kendi kusurundan kaynaklandığı ve işverene sorumluluk yükletilemeyeceği kabul edilmiş ve Yerel Mahkeme kararı bu sebeplerle bozulmuştur.
2- Birden çok yasal mirasçısı olan mal varlığının tamamını vasiyetname ile istediği kişiye bırakamaz.
Sağlığınızda mal varlığınızı dilediğiniz bir kimseye bırakmak için vasiyetname düzenlemek isteyebilirsiziniz. Vasiyet, resmî şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.
Resmi vasiyetnamenin geçerli olması için resmi memurla düzenlenmesi gerekir. Resmi memur sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir.
Yoğunlukla tercih edilen şekli ise Noter kanalı ile düzenlenmesidir. Noterlikçe düzenlenmesi halinde, miras bırakanın resmi memura vasiyetname şartlarını bildirmeleri ve düzenlenen vasiyetnameyi memurun ve iki tanığın önünde imzalaması gerekmektedir. Miras bırakan bu vakitten sonra mallarını kullanmaya devam eder fakat mirasçısını zarara uğratacak tasarruflarda bulunamaz.
Üzerinde durmak istediğimiz ise vasiyetname ile malların tamamının bir kimseye bırakılamayacağıdır. Şayet mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası, kardeşleri veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmını vasiyetnameye konu edebilir. Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
Saklı pay miras bırakanın vasiyetname ile bir başkasına bırakamayacağı, bırakmış olsa dahi yasal saklı paylı mirasçılarının açacakları dava ile mirastan alabilecekleri kısmı ifade etmektedir.
Örneğin bir baba iki çocuğu-altsoy varken tüm malvarlığını çocuklarından yalnızca birine bırakamaz. Diğer çocuk dava açması halinde Medeni Kanun gereği saklı payını alabilir.
Saygılarımla,
Av. Okan DURSUN